LA BOHÈME OPERASI VE GIACOMO PUCCINI

0 • 26 Aralık 2012 • GEZİ YAZILARI, Müzik • 7.873 GÖRÜNTÜLEME

Libretti, Quando Me’n Vò Aryası ve Çevirisi Üzerine

La Boheme Operası ve Giacomo Puccini

©2012 Nice Fransa

Değerli Dostlarım,

La Bohème, Guiseppe Verdi’den sonra İtalya’nın en büyük opera bestecisi olarak anılan Giacomo Puccini’nin dört perdelik ünlü operasıdır. Eserin ayrıntılarından önce  tam adı Giacomo Antonio Domenico Michele Secondo Maria Puccini olan bu büyük bestecinin yaşamından söz etmek istiyorum.

YAŞAMI
1858 – 1924 yılları arasında yaşayan Puccini, ilk eserlerini geleneksel 19. yüzyıl operalarından esinlenerek yazmış olsa da, daha sonra diğer İtalyan sanatçılara da yol açacak olan ‘Verismo’, yani ‘İtalyan Gerçekçilik Akımı’ önderlerinden olmuştur.  Bunun en güzel örneği de La Bohème operasında görülür. Eseri bestelerken esinlendiği kitaptaki karekterler gibi, Milano’da yirmi yaşlarında konservatuvar öğrencisi olduğu yıllarda bohem bir ortamda yarı gönüllü yarı zorunlu bir fakirlik ve açlık içinde yaşamıştır. O zamanlardaki oda arkadaşı Cavalleria Rusticana ve L’amico Fritz operalarının bestecilerinden Pietro Mascagni’dir.

Yemek pişirmelerinin yasak olduğu bir tavan arasında, yiyecek bir şey bulamadıkları, giysilerini yenileyemedikleri ve kira bedellerini aylarca aksattıkları koşullarda yaşamışlardır.  Hatta La Bohème operasının dördüncü perdesindeki Colline örneğinde olduğu gibi, Puccini de o soğuk Kuzey İtalya kışında kız arkadaşı ile dışarı çıkabilmek için paltosunu rehin vermiştir.

LA BOHÈME
Şimdi biraz eseri inceleyelim. La Bohème, 1600’lerden başlayarak yakın tarihimize kadar gelen dünyanın en ünlü operalarının yer aldığı ‘Standard Repertoire’ adı verilen listenin en çok sahnelenen eserleri arasında yer almaktadır.

Puccini, eserini Fransız şair ve yazar Henri Murger’in ‘Scènes de la Vie de Bohème’ (Bohem Yaşamdan Manzaralar) adlı romandan uyarlamıştır. Kitap, aslında tam bir roman türünde yazılmayan, o dönemde Paris’te Quartier Latin’de geçen olayların anlatıldığı bir hikayeler derlemesidir. Eserin İtalyanca Libretto’su ise, bu hikayeleri derleyen Giuseppe Giacosa ve Luigi Illica’ya aittir. Libretto’nun da anlamını hemen açıklayayım: Kökü İtalyanca kitap’tan  (libro) gelen Libretto, (birden fazla kullanırsanız ‘Libretti’ demelisiniz) oratoryo, opera, operet, müzikal ya da kantata için düzenlenen yazılı metindir.  Bir konunun senaryosu dersek anlamı daraltmış oluruz, çünkü libretto içerisinde sinopsis (synopsis) ve senaryonun aksine, tüm metin ve sahne ayrıntıları da yer almaktadır. Bu nedenle Libretto yazarları ile bestecilerin ortak çalışmaları, yüzyıllar içinde değişen ve hatta tartışılan bir konu olagelmiştir.

PREMIERE
La Bohème operasının Dünya Premiere’i 1 Şubat 1896’da Torino’daki Teatro Regio’da yapılmış ve hemen ‘Standart İtalyan Operaları’ listesine girmiştir. Çok değişik bir ayrıntı vermek istiyorum bu arada: Bu açılışta orkestrayı o sıralar genç bir şef olan Arturo Toscanini yönetmiştir. Tam elli sene sonra, 1946’da bir radyo programı için Nbc Senfoni Orkestrası’nı yöneten Toscanini’nin bu konseri kaydedilerek plak ve Cd’leri çıkartılmıştır. İlginç nokta, La Bohème’in Premiere’i yapan şef tarafından kayıtların da gerçekleştirildiği tek Puccini operası olmasıdır.

DEĞERLENDİRME
Ünlü İtalyan tenor Andrea Bocelli, daha çocukken ilk kez tümüyle dinlediği ve en sevdiği operanın La Bohème olduğunu sık sık söyler, gerçekçiliğinden dem vurur. Bir yerlerde okuduğum röportajında, yanlış anımsamıyorsam, bu operadaki karakterlerin birer kahraman değil, bizler gibi seven, çalışan, kavga eden bireyler olduğundan dem vurmuş ve Puccini’nin notalarını ‘duygu, tutku ve gözyaşlarının müziği’ (la musica dei sentimenti) olarak tanımlamıştı.

PERDE
Eserin tümünü yaz(a)mayacağım için artık toparlayarak sözü İkinci Perde’deki Arya’ya getireceğim. Puccini aslında Henri Murger’in ‘Scènes de la Vie de Bohème’ adlı eserini dört perdelik çalışmasına uyarlarken, ilk (I) ve son (IV) perdede olabildiğince konuya sadık kalıyor. Operanın II. ve III. perdeleri, Puccini’nin zengileştirilmiş öğeleri ile dolu. Açıkçası, karakterler ve sonları, kitapta olduğu gibi ama besteci, yaratıcılığını aradaki bölümlere cömertçe serpiştirmiş.

SOPRANO ARYA ‘QUANDO ME’N VÒ’
Evet şimdi sıra ikinci perdedeki Quando Me’n Vò aryasında. Bir soprano aryası ve 3/4’lük ölçülü bir vals aslında. Seslendiren Musetta olduğu için, sıklıkla Musetta’nın Valsi (Musetta’s Waltz) olarak ta anılıyor. Aslında sözlerin ve çevirinin yerine oturması için tüm hikayeyi yakından tanımak ve anlatmak gerek ama fırsat bulup ta ileride izleme olanağı bulursanız diye hevesinizi fazla kaçırmadan, kısaca aryaya konu olan durumu aktarayım size.

KONU
Paris’te zorlu bir hayat yaşayan genç sanatçı arkadaşlar Rodolfo, Mimì, Marcello, Colline ve Schaunard, ilk perdede olaylar gelişmeye başladıktan sonra, yeni yılı kutlamak üzere özellikle bohem havası ile ünlü Quartier Latin’e gider ve Café Momus’un dışına oturup keyifli bir sohbete başlarlar. Madem ayrıntıya girdik, belirtmeden geçmek istemiyorum: Yazar ve şair Rodolfo, aslında eserin yazarı Henri Murger’in ta kendisidir. Marcello ise, Murger’in tanıdığı ressam arkadaşlarından derlenmiş hayali bir karakterdir. Schaunard, asıl adı Alexandre Schanne olan çok yönlü bir sanatçıdır ve kendi taktığı bu isimle yaşamaktadır. Filozof Colline de yine ortak arkadaşlardan ortaya çıkartılmış birisidir.

ARYA İÇERİĞİ
İşte bu anda sahneye (cafeye) Marcello’nun eski sevgilisi Musetta gelir. Yanında da yaşça büyük sevgilisi Alcindoro vardır. Marcello başlarda pek ilgilenmemeye çalışır Musetta ile.  İşte bu anda Musetta, diğer arkadaşlarının önünde Marcello’yu kıskandırıp dikkatini çekmek için bu aryayı söylemeye başlar. Daha başlarda, aryanın kendisi için söylendiğini farkeden Marcello, ilk bir kaç cümle sonrası, biraz tedirgince ‘Legatemi alla seggiola!’ (Birisi beni sandalyeye bağlasın!) diye bağırır. Hemen arkasından da yaşlı aşık Alcindoro, ‘Quella genta, che dirà?’ (Kim bunlar, neler diyorlar?’) diye söylenir.

Musetta aryanın ortalarına doğru kendini iyice övmeye başlayınca, olanları anlamayan ve Musetta’nın Marcello’nun eski sevgili olduğunu bilmeyen Alcindoro, ‘Quel canto scurrile, mi muove la bile!’ (Bu berbat şarkı sinirlendiriyor beni!’) diye çırpınarak, sevgilisini susturmaya çalışır ama çabası boşunadır.

Artık Musetta tümüyle Marcello’ya seslenmektedir. Bu arada masada oturan Mimì, arkadaşı Rodolfo’ya dönerek ‘Io vedo ben che quella poveretta tutta invaghita ell’è!’ (Bu küçük zavallı sırılsıklam aşık!’) der.

Aryanın sonunda Musetta, sessizliğini ölüme benzettiği Marcello’ya aşkını tekrar ve tümüyle açık ederken Mimì bu kez ‘Tutta invaghita di Marcel, tutta invaghita ell’è!’ (Tümüyle Marcello’ya aşık!’) diyerek sahnenin sonu hazırlar. Marcello ise bu ortamdan ayrılmak istemesine rağmen, Musetta’nın aryası karşısında adeta donakalmıştır.

KAPANIŞ
Bu aryanın hemen devamını merak ediyorsanız söyleyeyim. Uyanık Musetta, ustaca bir hamle ile Alcindoro’dan kurtulur, hatta garsonu da tüm hesapları ödemesi için kendisine yönlendirir. Sahnenin sonunda tüm arkadaşlar kalabalığın içine (sahneden çıkarak) karışırlar.

SONSÖZ
Tüm hikayenin sonuna tanık olmak isterseniz, Puccini’nin ölümsüz müziği eşliğinde ilk olasılıkta La Bohème operasını çok iyi bir kadro, çok iyi bir solist, çok iyi bir koro, çok iyi bir orkestra ve şef ile izleyin. Hoşçakalın.

 

Quando Me’n Vo’

Quando me’n vo’
Ben yürürken,

Quando me’n vo’ soletta per la via,
Tek başıma yollarda gezinirken,

la gente sosta e mira,
geçenler durur ve bakar,

e la bellezza mia tutta ricerca in me,
arar bendeki güzelliği gözünü dikip,

ricerca in me, da capo a’ piè.
ararlar bende, başımdan yere dek.

Ed assaporo allor la bramosia
Sonra çıkartıp yaramaz keyfini

sottil che dagli occhi traspira
gözlerden akan bakışlardaki

e dai palesi vezzi intender sa,
sinsi arzunun, saklayabildiğim,

alle occulte beltà.
 gizli güzelliğimi.

Così l’effluvio del desìo tutta m’aggira,
Sarar çevremi kokusu böyle tutkunun,

felice mi fa!
mutluluk verir!

E tu che sai, che memori e ti struggi,
Ve sen, bilen, anımsayan ve isteyen,

da me tanto rifuggi?
Benden çok mu çekindin?

So ben: Le angosce tue non le vuoi dir,
Bilirim: Açmazsın hiç acını bana,

non le vuoi dir, so ben, ma ti senti morir!
Öylesine sessiz, öldüm dersin birden!

 Serbest Çeviri © Özge Ersu 2012, Nice Fransa

5 Yorum

  • Selda Cavcav 26 Aralık 2012 - 01:06 Reply

    Duygu, tutku ve gözyaşlarının müziği’ Giacomo Puccini’nin La Boheme operasını senin açtığın pencereden bakıp hiç böyle yorumlamamıştım… İçine girsem de her dinlediğimde erken köşelerden dönüp ayrıntılara hiç dikkat etmemişim meğerse. Yazının devamı ve bilgiler çok ilginç.

    Şimdi ‘Quando m’en vo’ aryasını Maria Callas’tan senin öğrettiklerin ışığında dinleyince çok daha keyifli oldu. Teşekkürler Özge Ersu!

  • Melek Sarı 17 Şubat 2020 - 23:57 Reply

    Bu akşam izledim. Beni içine alan, duygulandıran ve unutulmuş duyguları hatırlatan bir performans oldu. İzmir Devlet Opera Balesi’nin kostüm ve dekorları müthişti.

    • ozgeersu 5 Mart 2020 - 06:58 Reply

      Çok sevindim gösteriyi beğendiğinize. Eser de çok güçlü zaten, güzel İzmir’de başarı ile sahnelenmiş, ne güzel.

  • Melek Sarı 17 Şubat 2020 - 23:59 Reply

    Bu arada eserin aryalarının Türkçe metni sizde var mı? Çok güzel bölümleri vardı ama izlerken not alamadım.

    • ozgeersu 5 Mart 2020 - 06:56 Reply

      Bende yok ama ‘Libretto’ dediğimiz metine kısa bir araştırma ile ulaşabilirsiniz.

    YORUM YAP

    Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.